Tek İstediğim Megadeth Konseri İzlemekti..
Ters şeritten 220’yle giden, ekstra sarhoş eski bir rockerın kullandığı arabanın içindeydik. Yanımızdaki clubber eleman “Bildiğiniz tüm duaları edin” dedi ve uykuya daldı..
İlk defa Megadeth izlediğimde metamorfoz aşamasındaydım. Yıl 2005. Ortaokulda kestirmek zorunda kaldığım saçlarımı yeniden uzatmaya ve üniversite sınavı sebebiyle aldığım kiloyu vermeye başlamıştım. Ama henüz bu değişim sürecini tamamlayamadan Rock İstanbul kapsamında Kilyos’ta Megadeth, Garbage ve Kurban konseri açıklanmıştı..
Tabii ki gitar çalmayı Megadeth şarkılarıyla öğrenmiş leblebi gibi gençler olarak bir macera yaşamaya hazırdık. Ama bu kadarına da değildik…
Kilyos’a ulaşmak zordu ama bunun o gün yaptığımız en kolay şey olduğunu henüz bilmiyorduk. O zaman Kurban’a bir antipati vardı ama hayvan gibi çatır çatır çalarak o antipatiyi yıkmışlardı.
Megadeth’in System Has Failed albümü yeni çıkmıştı ve bu onun turnesiydi. Şarkıların çoğunu ezbere biliyorduk. Grubun en iyi yıllarıydı ama en iyi yıllarındaki en kötü kadroydu. Marty Friedman ve Nick Menza gruptan ayrılmış yerlerine Drover ikileri sahnedeydi.
Ama konser harikaydı! Evet, işte hayatta en sevdiğim grubun konserini izlemiştim. Garbage’a kalmayacaktık ama yanımızdaki arkadaşlarımızdan biri çok seviyordu.
Onun için yaptığımız bu fedakarlık güzel müzik ve grubun solisti Shirley Ann’in sahnede eteğini kaldırarak bize kaba etini dolunay gibi tepside sunmasıyla ödüllendirildi!
Her şey harikaydı!! Ta ki eve dönmemiz gerekene kadar.. Ortamda bekleyen 5.000 kişi ve sadece tek bir otobüs vardı.
Sabaha kadar bekleyemezdik çünkü Ankara otobüsümüze yetişmemiz gerekiyordu. Tek çaremiz otostop çekmekti ama kız grupları varken kimse 3 hayvana durmuyordu.
Bizim gerimizdeki kız grubuna bir araba durdu ama kızlar arabaya binmedi. Sanırım burada bir sorun olduğunu anlamalıydık ama eve gitme gayretimiz ağır bastı ve araba bize de durunca hemen atladık.
Arabayı Peyyami Abi kullanıyordu. 65+ eski bir rocker. Yanında ortam var diye onunla birlikte gelen 2 tane clubber genç vardı.
Ortamdan çıkınca Peyyami Abi bira aramaya başladı. Gördüğü ışık olan her yerde duruyor ve özellikle sadece bir marka bira peşinde koşuyordu..
Peyyami Abi kısa süre sonra istediğini elde edemeyeceğini anladı ve üzerine bir hüzün çöktü. Arabayı 5 km/saat hızında sürmeye başladı.
Herhalde artık eve dönüşümüz başka bir bahara kaldı diye düşünmeye başlamıştık.
Ama birden Peyyami Abi’ye heyecan geldi. Ters şerite daldığı gibi gazı kökledi ve ibre 100-150-180 derken 220’ye kadar vurdu.
Yanımızdaki clubber gençlerden biri “Bildiğiniz tüm duaları edin” dedi ve kafasını koyup uyumaya başladı.
Bizim eve dönme hayalimiz belli ki gerçek olamayacaktı. Her şey böyle bitecek olsa da en azından dünyada en sevdiğim grubu izlemiş, güzel bir popo görmüş ve harika bir macera yaşamıştım. Sanırım böyle ölecek olmak o kadar da fena değildi..
Her nasılsa Peyyami Abi kimseye ve hiçbir şeye çarpmadı. Arabayı bir yerlerden yuvarlamadı. Ama gitmek istediğimiz yere de gitmiyordu.
Ortaköy’e çekti ve bize bir çay ısmarladı. Arabadan inmiş olmaktan dolayı çok mutluyduk. Ortaköy nispeten merkezi bir yer olduğu için tekrar arabaya binmedik.
Sonunda! Bir taksi bulduk. Evet o zaman İstanbul’da taksi vardı..
Ve harika bir maceranın sonunda eve dönüş yolumuzu bulabildik..
Başka bir gün başka bir macera yaşamak için hayatta kaldık ????
Abi süper hikâye ve hızlı zamanlar ????
Heheh evet.. Hikaye çok olunca buradaki blogda toparlamaya karar verdim